Payas
Tarihçe
Payas bölgesinde yerleşim neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir.
Anadolu'yu Suriye ve Ortadoğu'ya bağlayan güzergâh üzerinde olması
sebebiyle tarihin her döneminde Payas bölgesi stratejik bakımdan önemli
bir yerleşim bölgesi oldu. Payas'ın eski çağlardaki adı Baias'tır.
Sonraları Bayyas, Bayas ve son olarak da bugünkü hali olan Payas adını
almıştır.
Zamanın en büyük iki devleti Bizans İmparatoru Heraklius ile İran
Kralı 11. Hüsrev zamanında 622'de yapılan büyük savaş Payas'ta olmuştur.
Daha sonraları Payas, bu sefer de Haçlı Seferleri yolu üzerinde
olması sebebiyle önemini korumuştur. Haçlıların İlk seferlerinde
Anadolu’dan Payas üzerinden çıktıkları bilinmektedir. Payas'taki Cin
Kule’nin gözetleme amacıyla 13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.
Bölge kısa bir süre Haçlı egemenliğinde kalmıştır.
Payas, Yavuz Sultan Selim'in
Mısır seferi ile Osmanlıların eline geçmiştir. Hac yolu üzerinde olması
nedeniyle Osmanlılar Payas’a önem vermişler ve Cenevizlilerden temel
yıkıntıları ile kalan kaleyi tamamen sökerek aslına uygun olarak
1567-1571 tarihleri arasında bugünkü kale ve hendeği yapmışlardır.
Külliye, cami, hamam ve imaret ise 1568-1574 yılları arasında
tamamlanmıştır. Payas kalesi, kervansarayı ve limanı ile uzun bir dönem
önemini korumuştur .
Osmanlı Devleti tüm doğu seferlerinde Payas Limanı'nı lojistik ikmal üssü olarak kullanmıştır. Son olarak IV. Murat ünlü Bağdat seferinde tüm lojistik ikmalini Payas üzerinden yapmıştır.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde Payas'tan teferruatlı bir şekilde
bahsetmektedir. Buna göre 17. yüzyılda Payas'ın nüfusu 8.000
civarındadır. Yine Evliya Çelebi'nin anlattıklarından o dönemde de
turunç, üzüm ve incir bölgenin en dikkate değer ürünleri arasındadır.
Evliya Çelebi yol üstündeki kervansaraylardan en önemlisi olarak Payas
kervansarayını göstermiştir. Bu da Payas’ın 17. yüzyıldaki önemini
göstermesi açısından dikkate değerdir.
I. Dünya Savaşı sonrasında kısa bir süre Fransız işgaline uğrayan
Payas, işgalden fazla etkilenmemiştir. Her ne kadar 200 kişilik bir
Fransız birliği ve atanmış bir Fransız kaymakamı bulunsa da bölgedeki
çete faaliyetlerinin Payas'ın dağlarında ve özellikle Fındık Yaylası'nda
üstlenmesi sonucu işgal hiçbir zaman etkili olmamıştır.
1939 yılında Hatay'ın anavatana katılımıyla sınır kenti olan Payas
Hatay’a bağlanmıştır. 1970'li yıllara kadar bir tarım ve bahçecilik
beldesi olan Payas, İskenderun Demir ve Çelik Fabrikası'nın
kurulmasıyla bir anda büyümüş, 7.000'lerde olan nüfusu 25.000'lere
kadar yükselmiştir. O günden bu yana istikrarlı bir şekilde büyüyen
Payas, bugün sanayi ve ticarete dayalı ekonomisi, tarihi ve doğal
güzellikleriyle Türkiye’nin en büyük kasabası durumundadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder